*28 – 30 Nisan 2016 tarihleri arasında, 200´den fazla öğrenci, okul temsilcisi, akademisyen ve okul yöneticisinin katılımı ile, Göttingen Şehri Georg-Christoph-Lichtenberg-Gesamtschule´de yapılan 6. BüZ buluşması, “Kamuoyuna yapılan açık çağrı metni” ile sona erdi. Bu çalıştay boyunca, birçok uzman, akademisyen eğitimci konferanslar verdiler, 25´ten fazla workshop yapıldı. Türkiye’den BBOM Dernegi adına Bediz Gürel´in de konuk olarak katıldığı çalıştay izlenimlerini de (Başka Bir Müdür) okuyabilirsiniz. Ayrıca BüZ Okullar Birliği´nin yıllar içinde geliştirdiği, “Iyi Bir Okul Nedir?” dokümanı da bu sayfalarda yakında yer alacak. Bütün BüZ yetkililerine gösterdikleri konukseverlik ve metinlerin çeviri izinlerini verdikleri için çok teşekkür ederiz
Kamuoyuna
Demokrasi, HemenŞimdi!
“Katılım, Sorumluluk, Demokrasi” başlıklı konferans ve workshopların ardından kamuoyuna yapılançağrımetni(*):
Biz kendimizi bir dayanışma toplumu olarak tanımlamaktayız. Ancak, son zamanlarda bu konuda yeterince samimi olup olmadığımız sıklıkla sınanmaktadır. Bu ülkede yaşayan bir çok insan, özellikle savaş bölgelerinden kaçıp gelmiş olan sığınmacıların burada yüzleşmek zorunda kaldıkları şiddetten, sağ görüşlü partilerin gittikçe daha popüler oluşundan ve artan terör ve kökten dinci/İslamcı yaklaşımlar yüzünden yoğun endişe içinde. Tüm bunlara ek olarak günümüzde çok zengin olduğunu düşündüğümüz ülkemizde, hızla artmakta olan fakirliğin ve eğitim fırsatlarının ne yazık ki son derece eşitsiz oluşu, toplumumuzda birbirine karşıt uçların gittikçe marjinalleştiğini gözler önüne sermektedir. Pek tabii tüm bu olumsuz gelişmeler, demokrasimizi tehlikeye atmaktadır. Ancak öte yandan bunlarla eş zamanlı olarak, toplum yararına gerçekleştirilen hizmetlerde çalışan gönüllülerin sayısı artmakta ve okullarda bir “hoş geldin kültürü” yerleşmektedir. Bunlar, sivil toplum anlayışını güçlendirir nitelik taşımaktadır.
Okulların çocukları ve gençleri demokraside aktif rol almaya cesaretlendirmesine her zamankinden daha fazla gereksinim duyulmaktadır. Okul, gençlere sorumluluk üstlenmenin bir anlamı olduğunu aktarmalı ve demokratik süreçlere katılmaya dair deneyimler kazandırmalıdır. Okullar aynı zamanda, çocuk ve gençlerin kendi kendine öğrenmeye istek duymalarını, derse ve okul hayatına katılmalarını, toplumsal konulara ve okul dışı aktivitelere ilgi duymalarını da sağlamalıdır. Toplumumuzun bugünkü temel değerlerinin, gelecekte de geçerli olup olmayacağı her şeyden önce okullarımızda verilen eğitimle belirlenmektedir.
Bu bağlamda “BüZ – Okullar Birliği” “İyi Okul Standartları“ metninde de yer aldığı üzere kendi okullarının sorumluluk alanlarını aşağıdaki açıklama ışığında yeniden değerlendirmektedir.
- Okulumuz, gelecek nesillerini yetiştirdiği toplum için bir örnek oluşturmalıdır. Okulumuz, çocuklar ve gençlerin geleceği yapılandırmada etkin bir role sahip olduklarını deneyimleyebilecekleri bir ortam olmalıdır. Okulumuz, gençlere iyi bir hayatın mümkün olduğu güvenini verebilmelidir. Ve aynı zamanda, bu iyi hayatın gerçekleşebilmesi için, herkesin sorumluluk alması gerektiğini, kuralların ve düzenin bu amacın gerçekleşmesi için gerekli olduğunu aktarabilmelidir. Güzel bir yaşama sahip olabilmek için, hep birlikte belirlenmiş olan kurallar ve bireylerin bencilliklerini sınırlayabilecek bir geçerliliğe sahip değerler sistemine ihtiyaç vardır. Ayrıca insanların birbirlerinden farklı oluşlarının ve çeşitliliklerinin birer zenginlik olduğu ve zayıf olanın korunup kollanması gerektiğinin farkındalığına sahip olmak, bizleri bu güzel amacımıza yakınlaştırır. Karşılıklı sevgi-saygı ve hoşgörü, katılımcılık, sorumluluk bilinci ve demokrasi “ders konuları” olmakla birlikte; aynı zamanda okullarımızdaki yaşam biçimidir de. Çünkü okullarımızda çocuklarımız ve gençlerimiz, başkalarını dinlemeyi öğrenir ve kendi söylediklerinin dinlendiğini, herkesin birbiriyle saygılı bir ilişki içinde olduğunu ve ortaya çıkan sorunların son derece şeffaf ve adil bir biçimde çözümlendiğini deneyimlerler.
- Katılım, sorumluluk bilinci ve demokrasi okul hayatına da yansımalıdır. Tüm öğrenciler kendini kanıtlamak, kendi ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfedip geliştirmek için aynı olanaklara sahip olmalıdır. Bunu mümkün kılabilmek için, okul çeşitli basamaklarda performans degerlendirmeleri ve öğrenim olanakları sunmalıdır. Çocuklar ve gençler konuları ve yöntemleri kendileri seçmeleri için desteklenmeli; seçtikleri öğrenim yöntemini ve bu seçimin sebebini açıklayabilmek ve kendi öğrenim sonuçlarını kendi kendilerine değerlendirebilmek için cesaretlendirilmelidirler. Bireysel ve toplu olarak öğrenme birbirine bağlı ve birbirini destekler; bu bağlamda, öğrenciler kendi öğrenimleri ve aynı zamanda birlikte çalıştıkları grup için sorumluluk almaya teşvik edilirler.
- Okulumuz, öğrencileri toplumsal sorumluluk almaya da yetkin kılar. Toplumsal sorumluluk üstlenme, çeşitli derslerin projeleri dahilinde veya ders dışı faaliyetlerle; örneğin okul çevresinde veya yapılan bir gezide doğayı korumak için sosyal, politik veya kültürel projeler dahilinde, öğrenci girişimleri aracılığıyla gerçekleştirilebilir. Bu bağlamda, çocuklar ve gençler ortak amaçları ve önerileri uygun bir biçimde sunmayı, argümanlar üretmeyi, karşı argümanlara nasıl cevap verilebileceğini ve çözüm üretilebileceğini öğrenirler. Böylece öğrencilerin bakış açıları genişler , özgüvenleri, hayal güçleri ve karar verebilme yetenekleri gelişir. Bununla birlikte toplumu ve içinde yasadıkları çevreyi, birlikte yapılandırabilmek için ellerinde olan hakları ve olanakları deneyimlerler.
- Savaştan kaçıp ülkemize sığınmış olan insanlarla ilgili olarak ise okullarımız sevgi-saygı ve hoşgörünün korku, savunma, yaygınlaşmakta olan yabancı düşmanlığı ve bencil ilgileri nasıl da bastırdığını göstermektedir. Okullarımızda çeşitliliğin toplum için bir zenginlik olduğu öğrencilerimize aşılanmaktadır ve okulun içinde farklı bir sınıfta izole edilmiş olan “sığınmacı sınıflarına” karşı bir duruş sergilenmektedir. Daha ziyade çocuklar ve gençlerimiz günlük hayatta toplumumuzun bu yeni üyelerinin, yol ve kaçış hikayelerini öğrenmekte ve iletişim kurularak bu kişiler toplum hayatına adım adım adapte edilebilmektedir. Bununla birlikte çocuklar ve gençler öğrenme grupları içindeki bu kültürel çeşitliliği bir zenginlik olarak görmekte ve farklı kültürleri anlayıp hoşgörü göstermeyi öğrenmektedirler.
- Birleşmiş Milletler’in Almanya’nın 1992 yılında tamamen üstlendiği Çocuk Hakları Konvansiyonu “iyi bir hayat” amacını formüle etmektedir. Bu metinde, çocukların daha kolay yaralanabilir olduklarından dolayı “korunması” dile getirilmekte ve büyüyüp yetişkin birer birey olduklarında kendi hayatlarını kendilerinin şekillendirebilecekleri ve dayanışma içinde bir toplum hayatı kurgulayabilmeleri için kendi potansiyellerini geliştirmelerini sağlayan haklarından söz edilmektedir. Çocuk Hakları, eğitim hakkını yukarıda bahsedilen özellikleriyle içermektedir. Eğitim Hakkı ikamet statüsünden bağımsız olarak, her çocuk için geçerlidir. Çocuk Hakları konusunda artmakta olan tartışmalar ticari, teknokratik ve global düzenlemelerin alternatif olarak sunulmasıdır. Bu bağlamda, “BüZ – Okullar Birliği” Çocuk Hakları, Demokrasi konusunda hazırladığımız okul manifestosunu desteklemektedir.
- Siyaset, ekonomi, bilim ve çeşitli vakıflarla federasyonların, okulları görevleri yerine getirmeleri konusunda destekleme yükümlülükleri vardır. Gerekli olan kaynakların yanında, farklı bir eğitim politikasın yaklaşımına da ihtiyaç duyulmaktadır:
- Sosyal performans ve yeterlikler okullarda daha fazla takdir edilmeli ve çocukların bu yönlerini geliştirmelerine daha çok önem verilmelidir
- Sınav ve testlerin yerini öğrencinin kendi sorumluluk bilinciyle yapılandırdığı derslere uygun kurguladığı, çeşitli performanslar ve yaratıcı üretimler almalıdır
- Sorumluluk alma bağlamında üstlenilen proje ve etkinlikler günümüzde ders dışı öğrenme çerçevesi içinde algılanmaktadır. Oysa ki bu tür etkinlik ve katılımlar derslerde geçirilen zamanla aynı değerde görülmelidir.
Özellikle bir göç hikayesine sahip olan çocuklar ve genç yetişkinlerin, eğitime erişimlerinin hızla kolaylaştırılması; örneğin karma yaş uygulaması, okulda geçirdikleri zaman ihtiyaca yönelik düzenlenerek, okuldaki performanslarının değerlendirilmesinin, mezuniyetlerinin ve iş dünyasına atılmaları konusundaki yönetmeliklerin esnekleştirilerek desteklenmeleri gerekmektedir.
Günümüzde yaşanan zorluklar, okullarımızın “içten ve tabandan” değişmeye başlaması gerektiğini göstermektedir. “BüZ – Okullar Birliği” yenilikçi bir yaklaşıma koşullanmıştır ve diğer okulları, sivil toplum kuruluşlarını ve üst örgütlülükleri birliğimize katılmaya davet etmektedir.
Göttingen, 30.Nisan.2016
Çev.: Deniz Atay-Wohlwend
Düzeltmeler: Sinan Erdoğan