Hazel Harrison
Çocuklar beynin içinde neler olduğunu anladıklarında, bu karar verme gücü kazanımı için ilk adım olabilir. Bu bilgi ebeveynler için de aynı derecede etkili olabilir. Beynin nasıl çalıştığını bilmek, çocuklarımızın bizim yardımımıza ihtiyaçları olduğunda onlara nasıl yanıt verilebileceğini anlayabilmemizi sağlayacak.
Bazen beynimiz korku, üzüntü veya öfke duyguları ile dolup taşıyor ve bu, özellikle çocuklar için oldukça karmaşık bir durum. Dolayısıyla, çocuklara beyinlerinde ne olup bittiğini anlayabilmeleri için araçlar sunabilmek önemli. Bunun yanında, çocukların duygusal tecrübelerini başkalarının anlayabileceği bir şekilde aktarabilmeleri için bir sözcük dağarcığının olması da önemli. Bunu bir yabancı dil gibi düşünebilirsiniz; eğer ailenin diğer fertleri de aynı dili konuşabiliyorsa, onlarla iletişim kurmanız kolaylaşacaktır.
Peki bu bilgileri aktarmaya nasıl başlayabilirsiniz? Konuyu çocuklarınızın anlayabileceği kadar basit ve onların ilgisini çekmeyi sürdürebilecek kadar eğlenceli bir hale nasıl getirebilirsiniz? Ben hem çocuklara hem de ebeveynlere beyni böyle öğretiyorum…
Beyin Evini tanıtma: Üst Kat ve Alt Kat
Çocuklara beynin iki katlı bir eve benzediğini söylüyorum. Bu fikir Dr. Dan Siegel ve Tina Payne Bryson’ın The Whole-Brain Child adlı kitabından bir alıntı ve bu, çocukların kafalarının içinde ne olduğu hakkında düşünebilmeleri için yardımcı olan oldukça basit bir yöntem. Ben bu benzetmeyi bir adım daha ilerlettim ve evde kimlerin yaşadığından da bahsediyorum. Onlara hem üst katta yaşayan karakterler, hem de alt katta yaşayan karakterlerle ilgili hikayeler anlatıyorum. Yani aslında şundan bahsediyorum: neokorteksin fonksiyonları (düşünen beynimiz: üst kat) ve limbik sistem (hisseden beynimiz: alt kat).
Üst Katta kim yaşıyor, Alt Katta kim yaşıyor?
Genellikle, üst katta yaşayanlar düşünen, problem çözen, planlayan, duyguları düzenleyen, yaratıcı ve esnek olan ve empati gösteren karakterlerdir. Onlara isimler de veriyorum: Sakinleştiren Carl, Problem çözen Pete, Yaratıcı Craig ve Esnek Felix.
Alt kat sakinleri ise hissedenlerdir; güvende olduğumuzdan ve ihtiyaçlarımızın karşılandığından emin olmaya kendilerini adamış olan karakterlerdir. Hayatta kalma içgüdümüz işte buradan doğuyor. Bu karakterler tehlikeyi fark edip, sinyali çalan ve bir tehlike ile karşılaştığımızda savaşmaya, kaçmaya ya da saklanmaya hazır olduğumuzdan emin olan kişilerdir. Alt katta oturanlar da şöyle: Uyaran Allie, Korkmuş Fred, ve Büyük patron Bootsy.
Siz ve çocuğunuz kimden (ve neyden) bahsettiğini anladığınız sürece bu isimlerin ne olduğu önemli değil. Siz de kendi isimlerinizi yaratabilirsiniz: erkek/kız isimleri, hayvan isimleri, çizgi film karakteri isimleri ya da tamamen uydurulmuş isimler deneyebilirsiniz. Çocuğunuzun film veya kitaplardan sevdiği karakterlerin isimlerini kullanabilir ve size özel ortak bir dil yaratabilirsiniz.
Şalterimiz Attığında: Alt kat Yönetimi Ele Geçirdiğinde
Beynimiz, üst kattakiler ve alt kattakiler birlikte çalıştığı zaman en iyi şekilde işliyor. İki katı birbirine bağlayan, yukarı ve aşağıya mesajlar taşıyan karakterlerle dolu, işlek bir merdiven hayal edin. Bu işleyiş, bizim iyi kararlar vermemize, arkadaşlıklar kurmamıza, ilginç oyunlar yaratmamıza, kendimizi sakinleştirmemize ve zor durumlardan kurtulmamıza yardımcı oluyor.
Bazı anlarda ise, alt katta Uyaran Allie bir tehlike farkediyor, Korkmuş Fred paniğe kapılıyor, ve biz nerede olduğumuzu bile anlamadan Büyük patron Bootsy çoktan sinyali çalmış ve bedenimize, tehlikeye hazırlıklı olmasını söylüyor. Büyük Patron Bootsy bağırıyor, “Alt kat yönetimi ele geçirdi. Tehlike geçtikten sonra üst kattakiler işlerine geri dönebilir.” Alt kat beyin, üst katın şalterini attırıyor. Bu, normalde üst kat ve alt katın birlikte çalışmasını sağlayan merdivenlerin artık işlemediği anlamına geliyor.
Bazen Şalterin Atması Yapılabilecek En Güvenli Şey Olabilir
Beyin evinde herkes gürültü yapıyorsa, herhangi bir kişiyi duymak zorlaşır. Bootsy, alt kattakilerin bedenimizi tehlikeye hazırlayabilmesi için üst kattakileri susturuyor. Bootsy, bedenimizin harekete geçmesi (ya da durması) gereken kısımlarına da sinyal gönderebilir. Çok hızlı koşmaya hazır olabilmemiz için kalbimizin daha hızlı çarpmasını sağlayabilir, var gücümüzle savaşabilmemiz için kaslarımızı hazır hale getirebilir. Bazen de bedenimizin bazı yerlerine çok hareketsiz durmasını söyleyebilir, ve böylece tehlikeden saklanabiliriz. Bootsy bunu, bizi güvende tutmak için yapıyor.
Çocuğunuza bu tepkilerin ne durumlarda en güvenli seçenek olabileceğini sormayı deneyin.Ben çoğunlukla gerçekleşmesi imkansız örnekler kullanıyorum (ki çocuklar çok korkmadan bu durumları oyuncu bir tavırla hayal edebilsinler). Mesela, oyun parkında bir dinozorla karşılaşsaydın alt kattakiler ne yapardı?
Herkesin Şalteri Atar
Çocuğunuzla paylaşmak için hepimizin şalterinin atabildiği bazı örnekler düşünün. Çok stres yaratabilecek durumlardan bahsetmekten kaçının çünkü çocuğunuzun tam da o an, duyduğu endişe sebebiyle şalteri atabilir!
Ben şöyle bir örnek kullanıyorum:
Annenin araba anahtarlarını bulamadığı ve okula nasıl geç kaldığımızı hatırla. Nasıl aynı yerlere defalarca baktığımı hatırla. İşte o zaman beynimin alt katı yönetimi ele geçirmiş, şalter atmıştı ve beynimin düşünen kısmı üst kattakiler düzgün bir biçimde çalışamıyorlardı.
Beynin Alt Katı Durumu Yanlış Anlarsa
Bazen öyle anlar olabilir ki, şalteri attırırız ama aslında Sakinleştiren Carl ve Problem Çözen Pete gibi arkadaşların olduğu üst kattaki çeteye ihtiyacımız vardır.
Hepimiz şalterimizi attırırız ama genellikle çocuklar bu durumu, yetişkinlerden daha sık yaşarlar. Çocukların beyninde Büyük Patron Bootsy biraz fazla heyecanlanıp, panik düğmesine basarak çok küçük şeyler için öfke nöbeti başlatabilir; bunun sebebi de çocukların beyinlerinin üst katının henüz hala inşa aşamasında olmasıdır. Hatta 20’li yaşlarının ortalarına kadar da inşa edilmeye devam edecektir. Bazen bu konuyu vurgulamak istediğimde çocuklara şu soruyu soruyorum:
Hiç anne ya da babanızı çikolata istedikleri için markette yerde yatarak çığlık attığını gördünüz mü?
Bunu karşısında çoğu zaman kıkırdıyorla, kıkırdamaları güzel çünkü şu anlama geliyor: bu hala onlar için bir oyun ve hala konuyla ilgililer, öğreniyorlar. Sonra açıklıyorum: ebeveynler de çikolatayı çocuklar kadar sever, ama yetişkinler Sakinleştiren Carl ve Problem Çözen Pete’in Büyük Patron Bootsy ile birlikte çalışması için alıştırma yapmışlar. Sakinleştiren Carl ve Problem Çözen Pete bazen, Bootsy’nin ihtiyaç olmayan durumlarda tehlike sinyalini çalmasını engelleyebilir. Bunun gerçekleşebilmesi için alıştırma yapmaya ihtiyaç vardır ve ben çocuklara hep, beyinlerinin hala yapım aşamasında olduğunu ve deneyimleyerek öğrendiğini hatırlatıyorum.
Neticede bu yaptığımız, çocukların duygularını yönetebilmeleri için işe yarar yollar bulmalarına olanak sağlamakla ilgili ve bunun bir kısmı da, yanlış gitmiş bazı durumlar hakkında konuşarak mümkün olacak.
Ortak Dilden Duygusal Düzene
Beyin evindeki tüm karakterleri tanımladığınızda çocuklarınızın, duygularını düzenlemeleri için onlara yardımcı olurken kullanabileceğiniz ortak bir diliniz olmuş olacak. Örneğin, “Büyük Patron Bootsy, tehlike sinyalini çalmak üzere gibi gözüküyor, acaba Sakinleştiren Carl ona ‘derin nefes al’ diye bir mesaj gönderebilir mi?”
Beyin evinin dili ayrıca, çocukların kendi hataları hakkında daha özgürce konuşabilmelerini sağlıyor. Yargılayıcı değil, eğlenceli ve [hataları] kendilerinden ayrı bir şey olarak tanımlayabiliyorlar (psikologlar buna ‘dışsallaştırılmış’ da diyorlar). “Bugün okulda Jenny’e vurdum” yerine “Büyük Patron Bootsy bugün yine şalteri attırdı” demenin ne kadar da daha kolay olduğunu hayal edin. Bunu ebeveynlere söylediğimde, bazıları çocuklar için bir çıkış kapısı yarattığımı düşünüp endişe ediyorlar. “Yanlış davranışları için hep Bootsy’i suçlamazlar mı?” diye soruyorlar. Neticede bu yaptığımız, çocukların duygularını yönetebilmeleri için işe yarar yollar bulmalarına olanak sağlamakla ilgili ve bunun bir kısmı da, yanlış gitmiş bazı durumlar hakkında konuşarak mümkün olacak. Eğer çocuklarınız yanlışları konusunda sizinle rahatça konuşabiliyorsa, o zaman sizin beyninizin üst kat sakinlerini onunkilerle buluşturup birlikte problem çözme fırsatınız oluyor. Bu onların sonuçlarından kaçtığı ya da sorumluluklarından kaytardığı anlamına gelmiyor. Bu onlara, “Acaba Bootsy’nın şalteri attırmamasına yardımcı olabilecek yapabileceğin bir şey var mı?” gibi sorular sorabileceğiniz anlamına geliyor.
Beyin evi ile ilgili bilgiye sahip olmak aynı zamanda ebeveynlerin de, çocukları korku, öfke veya üzüntü duyguları ile dolup taştığında nasıl tepki verebileceklerini düşünmeleri için yardımcı oluyor. Siz hiç, çocuğunuz şalteri attırdığı zaman ona sakin olması gerektiğini söylediniz mi? Ben söyledim. Ama aslında biliyoruz ki Sakinleştirici Carl üst katta yaşıyor ve Bootsy şalteri attırdığında, şalter eski haline gelene kadar onun yapabileceği fazla bir şey yok. Bazen çocuğunuz kendi kendini sakinleştirebilecek bir halde olmayabilir; bazen ebeveynler (öğretmenler veya bakıcılar) çocuklara şalteri eski haline getirmeleri için yardım etmek durumunda kalır. Biz de bunu ancak empati, sabır ve asıl kendimiz bir çok derin nefes alarak yapabiliriz!
Peki Şimdi Nasıl Başlamalıyım?
Tüm karakterlerin aynı gün beyin evine ulaşıp, taşınmasını beklemeyin; taşınmak zaman alır, ve tabii beyni öğrenmek de. Konuya bir giriş yapın ve daha sonra tekrar tekrar bunları konuşun. Çocuğunuzla beyin evini keşfetmek için yaratıcı yöntemler bulmak isteyebilirsiniz.
İşte, başlangıç için birkaç fikir:
- Beyin evini ve tüm karakterleri çizin
- Alt kat şalteri attırdığında evin nasıl göründüğünün bir resmini çizin
- Bir çizgi roman bulun, içinden karakterlerin resimlerini kesip beyin evinin içine yapıştırın
- Beyin evindeki karakterlerle ilgili hikayeler yazın
- Bir oyuncak bebek evinin içine (ya da, oyuncak bebek eviniz yoksa, üst üste yerleştirilmiş iki boş ayakkabı kutusu da olabilir) beynin üst kat ve alt kat karakterlerini yerleştirin
Beyin evini keşfetmek için başka yaratıcı fikirler bulursanız, paylaşmanızı çok isteriz.
Bu işi eğlenceli ve canlı bir hale getirin, böylece çocuklar aslında duygusal zekanın temellerini öğrendiklerinin farkında bile olmayacaklar.
Çeviri: Elif Kızıltan
Düzenleme: Esma Çınar